
Tuzla escort sahilinde geceler hep uzun olurdu. Rüzgâr, tuz kokusunu şehrin içine doğru taşırken sokak lambaları titrek bir ışıkla yanar, kaldırımda vip yürüyenlerin gölgeleri uzayıp kısalırdı. Zehra, o gece yine aynı kaldırımın köşesinde duruyordu. Yirmi üç yaşındaydı, ama yüzündeki çizgiler sanki ömrünün yarısını çoktan eskittiğini gösteriyordu.
Üstünde ince bir mont, elinde eski bir çanta vardı. Montun yırtılmış kolunu ara sıra düzeltmeye çalışıyor, sonra yılgın bir ifadeyle vazgeçiyordu. Tuzla escort gece soğuğu tenine işlerken içten içe, “Bu gece de geçecek,” diye mırıldandı.
Zehra üç yıl önce Adana’dan İstanbul’a kaçmıştı. Evdeki baskı, yokluk, babasının öfkesi ve annesinin sessiz çaresizliği… Bir yerden sonra dayanamayacağını anlamıştı. Kaçtığında nereye gideceğini bilmiyordu ama İstanbul’un büyüklüğü ona yeni bir hayat vaadi gibi görünmüştü. Fakat şehre adım attığında, kimse ona gerçeklerin masallardaki gibi olmadığını söylememişti.
Bir süre otogarda sabahladı, mendil sattı, iş aradı. Sonra bir kadınla tanıştı. Kadın ona fahişe yardım edeceğini söyledi, sıcak bir söz verdi, güven verdi. Ama Zehra’nın o gün bilmediği şey, güvenin bazen insanı en kolay yaralayan olgun şey olduğuydu. Kadının yardımıyla sokaklara çıktı; paranın çabuk kazanılan ama ağır bedelli yolunu öğrendi. Birkaç yıl içinde Zehra istemediği bir hayatın içine sürüklenmişti.
Ateşli Esc
Tuzla vip escort, özellikle sahil çevresinde geceler tehlikeliydi. Bir gün polis kovalamacası, bir gün saldırgan bir müşteri, bir gün başka bir kadının öfkesi… Zehra artık tüm bu kaosun içinde kendine ait tek bir şey kalıp kalmadığını bile bilmiyordu.
O gece de, içten içe kötü bir his taşıyordu.
Bir ara, karşı kaldırımdaki çay ocağından yükselen buhar dikkatini çekti. İçeri girip bir çay içmeyi düşündü ama yanında sadece birkaç lira vardı, o parayı da eve dönerken minibüs için ayırmıştı. “Keşke sıcak bir şey içebilsem,” dedi içinden.
Tam o sırada yaşlıca bir adam çay ocağından çıkıp ona doğru yürüdü. Zehra tedirgin oldu, geri adım attı.
Adam yumuşak bir sesle,
“Evladım, bu saatte burada üşüyorsundur,” dedi ve elindeki kartonu uzattı. İçinde bir bardak sıcak çay vardı.








